17 Ekim 2015 Cumartesi

Bilin Bakalım Kim Ölemedi?

Herkese selamlar.
alakaya sosis resim

Biliyorum, tam da gerçekten öldüğüme kanaat getirdiğiniz vakit pat diye ortaya çıkmam benim içinde oldukça şaşırtıcı. Kelimenin gerçek anlamıyla koca iki yıldan sonra tekrar buraya bir şeyler yazmaya çalışmak çok tuhaf ve zorlayıcı. Öyle uzak kalmışım ki buralardan blog benim değilmiş, bana emanet edilmiş de emanetin içine sıçmışım gibi hissediyorum. Bu hisle beraber yazıyı sonlandırmaya çalışmak zor olacak gibi.

Bir unazo klasiği olarak, her uzun aralıklardan sonra yaptığım gibi hayatımda nelerinden değiş(me)tiğinden bahsedip, artık benim bile umurumda olmayan sorunlardan yakınıp yine uzun süre ortalıktan kaybolacağım. Zaten artık kimsenin bu ölü bloga baktığını sanmıyorum, dolayısıyla kimsenin okumayacağından emin bir şekilde ne kadar boktan bir insan olduğumdan bahsedebilirim. İki yıllık bir süreçten bahsediyoruz, sen olmayan okuyucu lütfen gerisini okuyup okumak istemediğini yeniden düşün, bana oldukça uzun olacak gibi geliyor.

İki yıl önceki yazıyı yazan adamla şimdi bu yazıyı yazmak için debelenen adam arasındaki tek fark: artık lanet olası bir lise öğrencisi olmayı bırakıp nasıl kazandığımı bile bilmediğim bir üniversite öğrencisiyim. Değişen tek şey bu. Finished. 

Ama bir başka unazo klasiği olan "arkadaşlıksızlıktan yakınma time"ı kesinlikle atlayamam, zaten bu yazıyı yazdıran şey de yıllarca içime biriktirdiğim bu arkadaşsızlık şeysi -evet, aynen tahmin ettiğiniz gibi. 11. sınıfın ortalarında falan ne kadar Free! manyağı olduğumu anlatmayı amaçlayan bi yazımda (taslak olarak kalmış hiç yayınlanmamış yazımda) sonunda hep istediğim gibi dostlar falan bulduğumu söyleyen bir şey yazmışım. Buradan o zamanki kafama sesleniyorum: sen daha neyi gördün de neyin lafını yapıyon orospu. Eğer liseye yeni başlayan olmayan okuyucularım varsa, tumblrda, facebookta falan gördüğünüz o "lise arkadaşlıkları yavşaklık üzerine kuruludur" lafına inanın. Ben bunu sırf sizi bilgilendirebilmek ve uyarmak için bizzat deneyimledim. Lisede herkesin iki taraflı oynadığı bir gerçek, evet ve buna bende dahilim. 

O Free! ile ilgili olması gerekip siktir ettiğim yazıda neden öyle dediğime gelirsek (gelmesek dediğini duyar gibiyim ama shhhh) sanırım onlarla daha yeni yeni arkadaş olmaya başladığım için öyle demişimdir. Ama hani zaman ilerledikçe bir arkadaş grubunda bir iki kişi diğerlerinden daha çok yakınlaşır, hep bir taraf grupta kaç kişi olursa olsun dışlanır da, artık sadece uzun süredir beraber takıldıkları için hala onlarla konuşmaya devam eden zavallı olur ya, işte o zavallının sözlük anlamına bakarsanız direk beni görebilirsiniz. Eğer hep canım, yakın arkadaşım deyip bağrıma bastığım, en zor zamanlarında onlar benim yanımda olmasa da yardımlarına koştuğum adamların, zor dönemlerimde içime kapandığım sırada benimle sohbetlerini kesip sonra nedenini sorduğumda "sen bizimle konuşmuyorsun ki, bizde seninle konuşmaya çekiniyoruz." diye kestirip atıp yardım etmeye tenezzül bile etmeden, kendi tek sorunu sevgilisizlik olan hayatlarına rahatça dönebilen insanlar olduğunu bilseydim öyle bir cümle kurmazdım sanırım.(anam ne uzun cümle oldu bu) İnsanların benim onlara verdiğim değerin yarısını bile bana verememelerine alıştım (verememelerine diyorum çünkü denediklerini biliyorum ama karşıda benim gibi biri olunca olmuyor haliyle) ve artık takmıyorum ama çok sevdiği sevgilisinden ayrıldığında gelip bana ağlayan, ne kadar sorunu varsa dinleyip çözmeye çalıştığım adamın daha ben ne olduğunu, ne yaptığımı anlayamadan beni öylece siktir edip başka biriyle sanki yıllardır tanışıyorlarmış gibi en yakın kanka ayağına yatması beni çıldırtıyor. Aynı gruptan başka bir arkadaşla atıştıktan sonra arkamdan whatsappta dediğini bırakmayan adamın, benim bunları öğrendiğim günün akşamı beni adı "canlarım" olan whatsapp grubuna alması beni çıldırtıyor. Okulun kapanmasına yakın yine whatsapp grubunda yaşadığımız gereksiz tartışmadan sonra gruptakilerin çıkması ardından ben hariç diğer herkesin (diğer herkes dediğim 4 kişi zaten) geri alınması beni çıldırtıyor -tabii benim yanımda whatsapp grubundan bahsetmemeye ant içmişler sanırım zaten birinin telefonunu kurcalamasaydım grubu kapattılar sanıcaktım. Sevgilisinden ayrıldıktan sonra bende teselli bulan adamın (sanırım onu en iyi böyle aktarabilirim) doğum gününde hediye için deli gibi çırpınıp herkesle beraber gerçekten çok güzel bi fotoğraflı anı defteri -sırf bu defter için fotoğraf çekindim ben- hazırlayıp verdikten sonra yine tuhaf bir şekilde bir süre yok sayılmam ve benim doğum günümde diğerlerinin biri aracılığıyla dandik bir saat ve internetten bulunmuş doğum günü notları göndermesi beni çıldırtıyor -ama doğum günümü hatırlamışlar, bence ona şükretmeliyim. Yaz tatilinde öylesine açtığım instagram hesabından sevgilisinden ayrıldıktan sonra bende teselli bulan adamın (yuh be nasıl isim koymuşum) içinde ben hariç herkesle (beni siktir ettikten sonra kanka ayağına yattığı adamda dahil) fotoğrafının olduğu bir fotoğrafı atıp "sadece siz yanımda olun yeter" diye yorum yapması, sonra yine benim davet edilmediğim bir şehir gezmesine çıkıp "ayrılmaz 3lü" falan yazması çıldırtıyor. (sanırım anlaşılacağı üzere gerçekten sevip değer verdiğim bir o sevgilisinden ayrıl- tamam anladınız işte o vardı.) Ve tüm bu onların hayatında ne kadar gereksiz biri olduğumu anlamam 11. sınıf gibi güzel (? (pek güzel denemezdi lakin 12 ile karşılaştırılınca resmen cennet)) geçen bir senenin ardından fark etmem de çıldırtıyor. Tamam artık hayatınızda beni istemiyorsunuz anladım, ama bari sanki hiç varolmamışım gibi davranmayı kesip, gelip yüzüme küfretseydiniz. İnanın böylesi daha hayırlı olurdu. Ve fark ettim ki sanki onlar bu yazıyı okuyacakmış gibi konuşuyorum. Üniversiteyi Antalya'dan başka bir yerde okumayı istememin en temel sebebi olan adamları ve onlar yüzünden geçirdiğim krizleri yeni bir şehirde yeni insanlarla aştığımı düşünüyorum; sonuçta artık beni umursamayan adamların suratına her gün zorla gülümsemenin getirdiği yük ve hüzün omuzlarımdan kalktı. Lakin yine de, bir gün bir yerde LYS'den sonra adımın akıllarına bile gelmediği ve "fırsat bu fırsat şu şırfıntıyı tamamen siktir edelim" deyip bir kere bile arayıp sormayan adamlarla karşılaşmayı ve hayatımın onlarsız ne kadar güzel olduğunu onlara göstermek, başka hiçbir işim yokmuş gibi bugün benimle konuşurlar mı acaba diye düşünerek geçirdiğim günlerin hesabını sorma dualarıyla uyuyorum. 

Zavallı olduğumu söylemiştim, değil mi?

Keşke bunları çok daha önceden buraya yazsaymışım diye düşünmedim değil şu an. Hem bu kadar birikmez ve uzun bir yazı olmazdı hem de yaşananların ardından bu kadar zaman (he o da 3-4 ay falan) geçmesine rağmen böyle tuhaf özlemsi duygulara kapılmazdım. Sabahın üç buçuğunda aklıma gelince onları özler gibi oluyorum ama sonra bana belki istemeden de olsa yaşattıkları onca acınası his gelince gelmişlerine geçmişlerine küfrediyorum. Hepinizi seviyorum. Hepinizden nefret ediyorum. Az olsa da güzel günler için teşekkürler. Ama güzel günlerin sayısı sizin yüzünüzden sessizce ağladığım geceleri silemiyor.Ve artık hislerim o kadar uyuşmuş hale gelmiş ki ne hissetmem gerektiğini bile bilmiyorum.

Ama eğer bir yerde karşılaşırsak yapacağım tek şey suratlarına bakıp sonra kafamı geri çevirmek olur.

Yine çok fazla kafanızı ütüledim ve tahmin ettiğimden uzun bir yazı oldu, özür dilerim. Bu kadar biriktiğimi tahmin ediyordum gerçi ama inanın şu lanet iki yılın bi özetini günlük misali buraya yazmak çok iyi geldi. Siz hiçbir şey bilmediğiniz için anlattıklarım belki çok saçma, abartılmış ve çok sempatiksiz geliyor olabilir ama tekrar diyorum inan ki hepsi saf düşüncelerim. İki yılın kısa bir özeti (!) böyle oluyor işte. 

Yazıyı böyle kuru kuru ve tatsız bırakmak istemediğimden ayrıca en son yazdığım yazıdaki çizdiğim resimleri görüp şoka uğramam sonucunda şu iki yılda saide karalayıp gideri olan resimleri de koymak istiyorum. Ama dediğim gibi tam iki yıl boyunca çizdiğim şeyler bunlar bu yüzden hepsini en eskiden en yeniye doğru koysam iyi olacak gibi. Ve her zamanki gibi, tembel kıçımın görüp de düzeltmeye üşendiği hataları mazur görün.


Mause ile çizilmeye çalışılmış hiç beğenmediğim Çengelli'nin nadir resimlerinden biri.


Bu da baya eski hani 2013'ün sonlarından bile kalma olabilir idk.


Bu da grafik tabletle yaptığım ilk resim. Şimdi bunları görünce eski resimleri koyduğuma biraz pişman oldum fkjfhak


Unutmadan bu sanırım diğerlerinin hepsinden daha eski, öyle eski ki canım sıkıldığında açıp üzerinde oynamalar yapmaktan resmin onlarca versiyonu var.


Biraz daha yenilere gelirsek ve işte karşınızda adını çok az belki de hiç duymadığınız ana karakterlerden biri Serhat! Önceki yazıda koyduğum resmiyle hiç alakası yok, sadece dış görünüşü değil karakteri de bir o kadar değişti iki yıl içerisinde ama bu gereksiz şeyler bi sonraki yazıya (tabii olursa >.>)


Boyama yapmaktan nasıl kaçılır vol. 24686315 
Karakterinizde siyah bir şeyler varsa iyi kullanın.


Bir resim yeni boyama tekniği ararken nasıl bok edilir vol. 7897453 Tüm seçkin olmayan kitapçılarda. Bu resmin üzerinde de Nate'in diğer resmine yaptığım gibi o kadar çok oynama yaptım ki yalama oldu. Denediğim hiçbi boyama stili hoşuma gitmedi (muhtemelen boyayamadığım için fashkf) ve Çengelli'nin hoşuma giden tek resmi de bok oldu. (Çok özür dilerim bby ;A;)


Yeni sayılabilecek bi başarısız sulu boya görünümü verilmeye çalışılmış resim??? Üniformalarının eksiklerini görmek sinir ediyor beni ama dönüp ekleyecek kadar takatim yok. (Ve Bloen'in kalçası da yok kfadhfa)


Hangi kafayla yaptığımı bilmediğim bir resim daha. Muhtemelen değil kesin ygs-lys kafası sfsafafh. Arkaplan için çok büyük umutlarım vardı ama sonuç :3 (Lütfen mal Bloen'in parmakları arasındaki devasa boşluğu görmezden gelin diyeceğim ama ben bile gelemiyorum FUUUUKKK)

Çok sevdiğim ana karakterlerimden biri olmasına rağmen pek çizmediğim bir diğer ana karakter daha, Chels. İtin saçlarını boyayım derken parmaklarım koptu sonra ağlayarak bıraktım.


Ygs'ye bir iki hafta kala "tabletim bozulursa ne yaparım ben nerelere gideriim >A>" diye düşünerek mausela çizmeye çalıştığım bir resim. Lütfen ygs-lys kafası resimlerinin mantığını sorgulamayalım. Pls.


Çok fazla kez Bloen'i erkek yapmayı düşünüp vazgeçtiğim sıralarda karaladığım ve baktıkça gözlerimin kan ağladığı bir "şey". Bloen'i erkek yapmak hala eğlenceli bir fikir ama o erkek olursa Chels tek kız kalır, onu yalnız bırakmamak için birinin daha cinsiyetini değiştirmem gerekir ve cinsiyetini katiyen değiştirmeyeceğim Nate'i düşünürsek konu aliens vs baka humanity den yaoiye kayar o yüzden ı-ıh U_U Tabii siz büyük ihtimal yine dediklerimden bir şey anlamadınız üzgünüm fashfk Kendimce takılıyorum ben lütfen fazla dikkat etmeyin




Bütün ana karakterleri şöyle renkleriyle resimleyeyim deyip başarısız olduğum serimsi bi şey?? Serhat ve Chels'in sketchten öteye gidemeyen resimleri de bir yerde ama o kadar iğrençler ki zaten bu çöplere bakarken onları da koysam ellerinizle gözlerinizi oyar üzerine sifon çekerdiniz. (Kimse biliyo muydu bilmiyorum ama Çengelli'nin en asıl adı K'haln -en asıl adda nasıl bir şeyse artık idk-)

Ağlayarak en sonlara gelirken bu yaz tatilinde üniversite paniği haricinde tembelliğime yenik düşmeseydim geçen yazıdaki resimlerin bir kısmını redraw yapıp koymak istiyordum ama tembellik söz konusu olduğunda çok güçsüzüm. O yüzden ancak tek bir resmin redrawını yapabildim ki ve onu bile buraya koymamışım. 
Bu resmin sanırım 2013 sonlarındaki hali??

Bu da bu yaz tatilinde çizdiğim ve asla bitmeyecek hali:

Boyamaya o kadar hevesli olmama rağmen sıçıp sıçıp bıraktım ve sonuç bu. Sanırım boyamada nirvanayı yaşıyorum, eğer içinizden biri çıkıp ben bunu boyarım derse üzerine atlarım yeminle qhaskfa O kadar acınası haldeyim ve bu resim hikayede de geçtiğiden benim için önemi olmasına rağmen kendimde bitirecek gücü bulamadığım için kaynayan su altında banyo yapmak istiyorum (ve tüm dikkatinizi Çengelli'nin evrim geçirmiş tişörtüne yoğunlaştırın çünkü resimde hoşuma giden tek şey o (gugıla çocuk tişörtleri yazarsanız çıkar bu arada fkkjakhg)



Ve bitmediği her yerinden belli olan SON RESİM. HELE ŞÜKÜR DEDİĞİNİZİ DUYAR GİBİYİM BİTTİĞİ İÇİN BENDE ÇOK MUTLUYUM.
Bu veletler Bloen ve Nate'in doğmayacak çocukları; alternatif mutlu son düşündüğüm sırada nasıl görüneceklerini merak ettiğim için çizmeye başlamıştım. Erkek olan Ro, kız olan Gigi (bu ismin nasıl okunduğunu çakan nerden geldiğini de çakmıştır fakjdfh i'm a lol nerd u kno)
Çok ciddi bir şekilde söylüyorum canına susamış, yukarıdakini veya bu resmi boyamak isteyen olursa bana Skype'tan ulaşsın, gördüğünüz gibi öyle bi hale geldim ki resimleri millete boyatıyorum. Eğer tabletim sapıtmasaydı boyamayı düşünüyordum ama ayvayı yiyen ve sorunu nasıl çözeceğimi bilemediğim tablete bakarsak sonsuza kadar böyle kalabilirler.


Ve gerçekten yazının sonuna gelebildim. İki yıl boyunca yazmaya çalıştığım yazıları düşünürsek bu gerçek bir mucize. Hah, bu arada üstteki linkleri falan güncelledim, hele tumblrı, ve artık ask.fm de de daha aktif olmayı planlıyorum o yüzden...ıııı... kabuslarınız geri döndü. 

Blogu aktif tutma sözü vermiyorum ama elimden geleni yaparım (belki??), kafanızı şişirdiğim ve gözlerinize işkence yaptığım için özürlerimi sunar, buralardan giderim.

(Söylemeyi unuttum -insan iki yıl yazmayınca söyleyecek çok şey birikiyor- K-himori'nin yeniden düzenlenmiş ilk bölümünü buraya koyabilirim ama o da belki, doğruyu söylemek gerekirse ruh halime bağlı ve net olmayan bir şeyi neden söyledim bilmiyorum yazı bu kadar uzunken)

Neyse, bay~



3 Temmuz 2013 Çarşamba

p-pa-parmaklarım... a-acıyor...


Yaz tatilini en güzel tanımlayan resim bu. Evet, Nakamura sanırım Aku no Hana'da sevdiğim tek karakter. Aslında onu da sevdiğim pek söylenemez ama tek sevilesi karakter o asdfgjk Yani bir animenin bu kadar aptal ve sinir bozucu karakterleri olabilir, hele o ana karakter! Adını bile söylemek istemiyorum! Malın önde gideni. Yok canım Aku No Hana'dan nefret etmiyorum hatta seviyorum da ama... Ama işte -_-

Yaz tatili ne kadar sıcak ve sıkıcı geçse de... Ah nalet olsun seviyorum yaz tatilini! Tamam yaz tatiliyle beraber bende sabah ezanıyla yatıp öğlen ezanıyla kalkan ve sadece patates kızartması ve kolaya beslenen bir organizmaya dönüştüm ama umurumda değil ;A; Çünkü hiç olmadığım kadar büyük bir rahatlıkla anime izleyebiliyorum ;A; Sıbıhlırı kıdır ve bu çok iğlincili ψ(`∇´)ψ Ah evet. Saçmalıyorum. Gene sabahladım ve hamam böcekleriyle karşılaşma korkusu yüzünden ellerimi yıkayamadığım için ellerim fena yağlı asdfghjk. O değilde Blood-C harbi iyi anime, izleyin, izletin U_U Yani aslında sırf kan dolu olduğu için başlamıştım animeye ve konulan sansürler yüzünden bok oldu güzelim anime. Ben o vücudun ortadan ikiye ayrıldığını, o kızın kafasının koptuğunu ve vücutlarının ortasında kocaman delikler açılmış o öğrencileri görmek istiyorum ne bok diye sansür koyuyon lan oraya?! Sansür olayına öyle sinir oldum ki açıp gugıldan baktım sansürsüz
Saya-chan wa kakkuiiğğ!! *w*
hallerine asdfghjk (p-psikopat değilim ;A; sadece o kanı ve parçalanan vücutları görmek istiyorum o kadar ;A; bir dakika... Ah.) Konusuna kısaca değinmek gerekirse Saya adında oldukça saf ve sakar bir kızımız var. Bu kızımız geceleri insanları yiyerek beslenen ata denilen yaratıklara karşı savaşıyor falan filan. Tabi animenin sonunda fena göt oluyorsunuz ama gene de izleyin. Konusu, tam emin olmasam da, Blood+ ile uzaktan yakından alakalı sanırım ve Blood+'ı izlemediğim için konusuna tam olarak hakim olamadım ama bu bile Saya'nın en sevdiğim kadın karakter olmasına mani olmadı. Tamam, aşırı soğuk kanlı ve mimiksiz karakterleri sevmiyorum ama Saya'nın yeri ayrı U_U Hele filmde nasıl havalıydı öle ırıspı *A*

Tabi okul ve dersler yüzünden uzun bir uykuya dalmış fangirllük yanımı sarsarak uyandıran Ouran Highschool Host Club da var. Erkek gibi görünen fakir bir kız, zengin erkek haremi falan hiç sıcak yaklaşmamıştım animeye ama şimdi bitecek diye ödüm kopuyor >m< OĞLUM BU VELETLER ÇOK TATLI LAN. BİZİM OKULUMUZDA NİYE BÖYLE BİR KULÜP YOK LAN? BİZ İBNE MİYİZ LAN? SADECE YAKIŞIKLI VE BİR O KADAR DA GERİ ZEKALI ERKEKLERDEN OLUŞAN BİR KULÜP İSTİYORUM, ÇOK MUĞ? Askskcjfkndoexnkd cidden fangirllük yapmayalı çooooook uzun zaman olmuştu, bağışlayın ama Tamaki-senpai benim sadece yakışıklı, cool, tatlı, şirin anime veletlerinden oluşan özel haremime hoş geldin~ Harbiden yanaklarım acıyor animeyi izlerken asdfngkgl Normalde shoujoların esas kızlarına acayip kıl olurum, çok yapmacık, sulu göz ve aşk dolu olurlar ama Haruhi... Evet o çok farklı ;_; İlk başta bu animeden nefret ettiğim için kendimi öyle kötü hissediyorum ki ;m; (bkz. Çok popüler olan ve herkesin sevdiği şeyden otomatik olarak nefret etme hastalığı)

Gene çok konuştum. O yüzden çevirdiğim Mary-sue testini ve saide yaptığım sürü resmi koyup gideceğim. Telefonda yazı yazmak bayağı zor ve ellerim hem terli hem de sucuklu ekmek yüzünden yağlı olduğu için daha fazla dayanamayacağım.

Not: Deviantart üyeleri eminim bu testi görmüşlerdir ama işsizlik işte ben gene de koyacağım U_U
Notunnotu: Açıkçası ingilizceme güvenmiyorum bu yüzden siz testin orijinaline de bir bakın nolor nolmaz asdfgh

MARY-SUE TESTİ
Cevabınızın "EVET" olduğu her soruya yanındaki puanı verin.
  1. Karakterinin doğal olmayan bir saç rengi var mı? (boyalı saç sayılmaz) +2
  2. Karakterinin saç/göz rengi zaman içinde kendi kendine değişti mi? +4
  3. Karakterinin süper/doğaüstü güçleri var mı? +2 Eğer diğer karakterlerinde güçleri varsa, karakterin diğerlerinden daha mı güçlü? 
  4. Karakterinle romantik olarak ilgilenen iki ya da daha fazla kişi var mı? +2
  5. Karakterin iki ya da fazla kişiyle romantik olarak ilgileniyor mu? +1
  6. Karakterinin geçmişi: a) Trajik, travmatik +3 b) Gizemli, bilinmiyor +4 c) Sıradan +0
  7. Karakterin teknik olarak ölmüştü ama sonra hayata geri dönmeyi başardı mı? +5
  8. Yaşanan her şey, olan her olay karakterinle mi ilgili? +6 (Tamam, bu soru aslında böyle değil. Aslından bir bok anlamadığım için testi hazırlayan kişiye ne demek olduğunu sordum ve bana böyle dedi. Ama siz gene de sorunun orijinaline bir bakın. Buradaki herkesin ingilizcesi benden on bin kat daha iyi ;_;)
  9. Karakterin daha güçlü düşmanlara karşı koyabilir mi? +4
  10. Karakterinin kendi düşmanı ya da ondan sonra güçlü biri var mı? +4 (Allah'ım sana geliyorum)
  11. Karakterin birini öldürdü mü? +1
  12. Karakterin birinin hayatını kurtardı mı? +1
  13. Karakterinin doğal olmayan özellikleri var mı? (kedi kuyruğu, hayvan kulakları, pençe gibi) +1 puan her özelliğe
  14. Karakterin ırkların bir karşımı mı? (vampir, mutant, kurtadam, peri vs) +1 puan her türe
  15. İki (ya da daha fazla) kuruluş karakterinin onlara katılması için savaşıyor mu? +3
TOPLAM:
0-10:  Kasten bir mary-sue yaratmaktansa aya gidip geri gelmeyi tercih edersin
11-20: Karakterin doz aşımı olmayan, ilginç bir karakter
21-30: Karakterin kabul edilebilir ama belki bir şeyleri düzeltmelisin
31-40: Çok kötü. Bir mary-sue yaratmışsın, yüzleş bununla dostum

Bu teste göre Bloen 12, Nate 10 ve Çengelli 9 aldı U_U ShEni GhErcHékTeN cHoOookh sEfİyOrUuum ßéßEqİm ChéNgElLi ;))) Asjkfhjkshjkghj. Bir dakika, fark ettim de çıkan bütün sayılar karakterlerim doğum gününe denk geliyor: Bloen 12 aralık, Nate 10 ağustos ve Çengelli 9 kasım ಠ_ಠ Nedense korkmaya başladım...

Ah neyse neyse. Sadece tesadüf canım, değil mi O____O ?

O değilde şuan gözlerimi açık tutmak için büyük uğraş veriyorum. Şu resimleri de koyup artık gerçekten yatmak istiyorum. Ve saat öğle 11:40 asdfghjk. Son haftalarda ne olduysa bilmiyorum, saide resim çizmeden duramıyordum bu yüzden ortaya bir sürü bok gibi şey çıktı. Hayır, ilham gelmesine geliyor da, şimdi hiç kıçımı kaldırıp resim yapmak istemiyorum. Bu yüzden resimlerde bir sürü hata var ve onları düzeltemeyecek kadar üşengecim ösür dilerim -__-"
eeeeeeee..... İşte yeni karakterlerden biri. Aslında yeni değil çünkü onu ikinci dönemin başlarında, coğrafya dersinde gördüğüm bir rüyanın etkisinde kalarak buldum. (Zaten bütün karakterlerim gördüğüm rüyalar ile ortaya çıkıyorlar. Mesela Bloen'e o aptal görünüşü veren ben değildim, rüyamdı ._.) O sanırım bir ispanyol ama buna rağmen neden yeşil gözleri ve sarı saçları var bilmiyorum asfsgg (sarı saç fetişim falan yok. lütfen.) Una'nın neden gözlerinde bandajla dolaştığını anlatamayacağım zaten anlamamanız imkansız akljdakf. Bu arada o bandajlar her defasında değiştiği için özür dilerim. Onun yaşı konusunda gerçekten hiçbir fikrim yok. Cidden karakterlerime yaş bulmayı sevmiyorum. Neden yaşsız olamıyorlar ki? Tamam, saçmaladım. Sıradaki resim.

DAHA FAZLA UNA. TIPKI BLOEN GİBİ SÜREKLİ ONU ÇİZEREK ONDAN SOĞUMANIZI SAĞLAYACAĞIM, EN KORKUNÇ RÜYALARI GÖRMENİZİN SEBEBİ OLACAK NİHHAHAHAHA. (Evet Una'nın bir atkısı yok ve ona verdiğim sofra bezini kesip atkı olarak kullanmaya başladı. (Hiçbir şekilde ret etmiyorum, o çiçekli gömleği çizerken Ben'in büyük babasından esinlendim asdfg))

Bunu çizmeden önce yaoi manga falan okumadım. Doğru söylüyorum, inanın. De şimdi çok saçma gelmeye başladı -_- Burdan onun ne kadar sulu göz olduğunu da anlayabilirsiniz -___-"" Şey, aslında benim fujoshi bilinç altımın bir ürünü Nate'e "senpai" diye seslenmesi ama sanırım ondan küçük bu çocuk. DAHA KARAKTERİMİN YAŞINI BİLMİYORUM. ÜZERİME GELMEYİN KARDAŞLAR. ACIMDAN YANIYORUM ŞUAN. 

Görünüş konusunda hiç mi hiç üzerinde durmadığım bir karakter daha ._. Onu Bloen'in ablası olarak tasarlamıştım ama çizince aslında cami önünde dilendirmeye daha uygun biri olduğunu fark ettim. 18 yaşında birini nasıl dilendireceksem artık asdgghghb (Doğru tahmin, sol omzundaki bir kusmuk.)

Dıtdırırdıtt. Çengelli'nin iğrenç ve oldukça yeteneksiz ellerim tarafından yeniden şekillendirilen saçları U_U Neden bilmiyorum ama önceki saçı hiç hoşuma gitmiyordu ama yeni bir tane bulamayacak kadar da üşengeçtim. Sonra artık o saçlardan nasıl bıkmışsam oturdum saatlerce bu aptal saç için uğraştım ._. Fark ettim de, hayallerimi kağıda geçirmeyi bırakmalıyım ;A; Beynimde daha havalılar çünkü ;A; Onları hiçbir zaman istediğim gibi çizemiyorum çünkü ;A; (Nate'in orda ne işi var hiç bilmiyorum asdfghjk) Nate demişken...


Asjkfhjksfhjksh dedim resim çizme konusunda acayip gaza geldim ve çizim defterlerimde ne kadar beğendiğim çizim varsa hepsini birleştirdim asdfgshj (R-Rin'e çok benziyor o.o"" Kahve saçlı yapmam gerektiğini biliyordum damn.)

Bu da Kaan U_U Kaka Kaan U_U Gay Kaan U_U Tiiğm Edvirdçı Kaan U_U


Eeee geçenlerde yazdığım randomda adı geçen Boomer'a merhaba deyin. O bir gay. Bu çocuk benim sinirlerime dokunuyor ve hadi ama ben ne bok diye arka plan yapmaya çalıştım ki? Dijitalde boyama yapmayı ya cidden unutmuşum ya da adam akıllı boyama yapamayacak kadar tembelleşmişim, hangisi bilmiyorum ama boyama tarzımın animelere kaçtığının farkındayım ve bunu beni deli ediyor.


Bunlarda gene randomda adı geçen çifte kumrular; Serhat ve Chels -_- Cidden. Bir. Daha. Yeni. Karakterleri. Çizmeyeceğim. Beynimde. Daha. Güvendeler. Ayrıca Serhat senin esmer olman gerekirdi wtf?! 

"Bu kadar resim var ve hiçbirinde adam gibi Bloen yok? Gelişme gösteriyorsun. Artık ondan başka şeylerde çizmelisin~" demeyin çünkü sizin için özel olarak hazırladığım pembe perçemli aptal turu şimdi başlıyor~


Eh. Bu resim konusunda ne desem bilmiyorum. Boyama cidden animeleri andırıyor efet. Aslında ilk başta tek istediğim atkı dizayn etmekti ama ortaya böyle bir şey çıktı. O atkıyı da ona Una vermiş zaten afdsgfh


AMACIM NEYDİ HATIRLAMIYORUM. HATIRLAMAK DA İSTEMİYORUM. MALIM.



Birde bu var ama sanırım hiç bitmeyecek. 


o resimden bir şey çıkmayacağını anlayınca biraz oynadım ve bu oldu ._. hohohohoho ._. hayatınızda gördüğünüz en dandik boyama ._. ama bence diğerlerinde çok daha iyi ._.

Birde gerçekten çok uzun zaman önce çizdiğim resimler vardı. Eehehehe sıkıldınız biliyorum ama artık başladım ve durmayacağım! >:3


Normal versiyonu.


Kadına şiddete hayır versiyonu.


Boyamaktan nefret ediyorum versiyonu.


O saçları sikseniz boyamam versiyonu.


wtf am i doing with my life versiyonu.


BİTTİ. HELE ŞÜKÜR.

Şimdi düşündüm de, o ilham perisini geri istiyorum. Hayatım boyunca yapmayacağım çoğunlukta resim yapmışım. Sabahlayarak dört resim bitirdiğimi hatırlıyorum. SENİ NALET HIRS, OKUL VARKEN NEREDEYDİN İPNE?! BANA NİYE TARİH SINAVLARINA ÇALIŞMAM İÇİN HIRS VERMEDİN DE GİDİP RESİM YAPMAM İÇİN HIRS VERDİN? ÇOK KÖTÜSÜN ;A; SENİ KAKA ;A; BİR DAHA SENİNLE KONUŞMAYACAĞIIIIIIAEEEIIIĞĞIM İŞTE ;A; ÇİŞ ;A; PİS E-EE ;A;

Cidden ben kimle konuşuyorum? O___________O

Olum saat 14:16 olmuş lan. Bir yazı yazmak neden bu kadar zamanımı alıyor? Gerçekten bir ara oturup hayatımla ne bok yaptığımı düşünmeliyim.

Sonra.

Not: Birde ben şu ara babamın kafasını "BAĞA GRAĞFİĞK TABLEĞTĞ ALĞ BUBAĞ" diye şişiriyorum yani siz bana bir kaç tablet önerseniz falan diyorum? Nasıl fikir? Güsel fikir U_U 

Hadi, bay.

Ama abi harbiden p-pa-parmaklarım... a-acıyor...

22 Haziran 2013 Cumartesi

HÜLOOOOĞĞĞĞ


(böyle bir başlık koymasaydım, ÖLÜRDÜM.)

Her neyse. Hepinize selam u_u Önceki yazının üzerinden üç ay geçmeden yeni bir yazı yazdığım için yaşadığım mutluluğu anlatamam desu. Abi ben acayip sıkılıyorum bu arada. Ama okuldansa sıkılmaktan cırkımın çıkmasını yeğlerim orası ayrı. Eeeee.... şimdi ben Ninja-sensei'nin mimini yapıp sizi koyduğum müziklerle OOR'dan soğuttuktan sonra gidip sıkılmakla cebelleşeceğim.



MİM

       Bu mimde sorulmuş soruları inandığım tüm gerçekliğimle ve gerçeklerle, araya yalanlar sokuşturmadan cevaplayacağıma benim için değerli olan ve olmayan her şey üzerine elimin altındaki klavye ve mouse üzerine yemin eder, bu değerli mimin yazarı ve oluşturucusu Lord Ninca Samurayzadeoğlu'nun yoğun emek ve uğraşları karşısında ben Unazo da saygılarımı ve şükranlarımı sunarım. 
Dük'ün Tam Banyoya Girdiği Sırada Ona İlacını Götürürken Gördüğü Manzara Karşısında Dehşete Düşen Masum Uşak Unazo

KURALLAR:
  • Sorular içerisinde bir kuralla belirtilmediği sürece, soruları yalanlarla cevap vermekkesinlikle yasaktır.
  • Sorulardan herhangi biri boş bırakılamaz.
  • Mim bitirildikten sonra kadim bir ritüel olarak 3 su bardağı -yaklaşık 800 ml- su içilmelidir. (Lütfen yanınızda bulundurunuz.)
  • Mim aile bireyleri tarafından yarıda kesilirse lütfen kaydedip kapatınız, sekmeyi değiştiriniz veyahut pencereyi aşağıya indiriniz.
  • Bu mimin ideal cevap süresi 15 ve 45 dakika arasıdır. Puanlama veya sıralama yapılmayacaktır.
  • Mim yapılırken giriş ve kurallar kısmının paylaşılması zorunludur
  • Başlamadan önce lütfen ekran parlaklığınızı makul bir düzeye getirip fişinizi elektrik kaynağına takınız. Ani kapanmalar ve batarya bitmesi gibi vakalar sigortamıza dahil değildir.
Ben Unazo yukarıda yazan tüm kuralları kabul eder, tüm şartları sağlar ve mime başlamayı arz ederim.

  1. En sevdiğiniz renk/renkler nedir? Mavidir herhalde. 
  2. İnsanları boy/kilo/dış görünüş/göz rengi/vesaireye göre sınıflar mısınız? Her insan gibi sınıflandırıyorum evet ama ben daha çok zeka seviyelerine göre sınıflandırmayı sağlıklı buluyorum.
  3. Ayakkabı numaranız nedir? 37
  4. Hiç dişiniz çürüdü mü? Var da, öyle dolguluk değil Allah'a şükür o_o
  5. Herhangi bir yeteneğiniz var mı? Eeee... Sanırım resim çizmek ve yazı yazmak konusunda yetenekliyim. Aslında yetenek değilde, yatkınlık demek daha doğru olur. Fazla boka batırmadan bir onları yapabiliyorum. Ha birde, yazın aynı kıyafetle hiç banyo yapmadan iki hafta durabilirim.
  6. İlgi alanlarınız nelerdir? Asdfgjhk. Dat question. Sınıf arkadaşlarımın ilgi alanına girmeyen her şey benim ilgi alanım. Saatlerce anime izlemek, parmaklarım kopana kadar ve oturmaktan götüm ağrıyana kadar resim yapıp yazı yazmak, insanların olmadığı sessiz ortamlarda bulunmak ve kitap okumak. Şu aralar elime kitap bile almak istemiyorum ama nesse.
  7. Hayatınız boyunca en nefret ettiğiniz insanlardan birinin kişiliğini tanımlayınız. Kendi kişiliğini oluşturmak yoksun, bulunduğu ortamın insanlarını taklit eden, orospu, piç kurusu, kendi sorunlarını dünyanın en büyük sorunuymuş gibi gören ve benim onun uşağı olayım diye yaratıldığımı düşünen pezevenk.
  8. Şu anda resmi olarak eğitim görüyor musunuz? Okulla ilgili düşüncelerinizi belirtiniz. Evet, görüyorum. Ve nefret ediyorum. Aslında arkadaş denen şey olmasa okulu sevebilirim. Ama hayır. O geri zekalı yaratıklarla aynı ortamda bulunduğum sürece okulu sevmeyeceğim. 
  9. İnsanlarla ilişkilerinizi nasıl tanımlarsınız? İnsanlar hakkında ne düşünüyorsunuz? İnsanlarla yakın ilişki kurmayı sevmiyorum. En yakın arkadaşlıklar ve dostluklar bana gerçekçi gelmiyor çünkü hep çıkar ilişkisine dayanıyor. Bu yüzden hepsiyle aynı mesafeden konuşup anlaşmayı seçiyorum, hiçbiriyle ne çok yakınım ne de çok uzak. Ve hepsi aynı bok.
  10. Cinsiyet rolleriyle ilgili fikir ve düşünceleriniz nelerdir? "Erkek adam o! Karışmayın!", "Sen kızsın, otur oturduğun yerde!" Feminist olmayı ben seçmedim, ülke beni buna zorluyor.
  11. Türkçe'nin dil kurallarını nasıl buluyorsunuz? Yabancı dil bölümü öğrencisi olarak diyorum ki: TÜRKÇE SENİN GÖZÜNÜN YAĞINI YİYİİM. Türkçe bence öğrenilmesi en kolay dillerden biri, neden insanlar bu kadar zor buluyor bu dili anlamıyorum. Dil kuralları arasında saçma olan kurallar var, evet, ama o kadar zor değiller. Hem Türkçe yapısı gereği kelime oyunlarına ve soğuk esprilere en yatkın dillerden biri.
  12. Kendinizi etrafınızdaki insanlardan üstün görür müsünüz? Şey... EVET. Her insan gibi bazı konularda kendimi o aptallardan üstün görüyorum. Onların kafa yorduğu ve üzüldüğü şeyleri gördükten sonra onlardan üstün olmadığımı düşünemezdim zaten. 
  13. Uykuyu sever misiniz, küçükken sever miydiniz? Uykuyla inişli çıkışlı bir ilişkimiz var bizim asdfg. Kışın, uykunun bu dünyada yaratılan en kıymetli ve en kutsal şey olduğunu düşünürken; yazın, uykunun aslında çok aptalca olduğunu ve uyuyarak değerli zamanımı harcadığımı düşünüyorum. Küçükken çok severdim, evet.
  14. Biri size bugün ölecek olduğunuzu söylese üzülür müydünüz, üzülürseniz ne için üzülürdünüz? Üzülürdüm. Çünkü ben bu ülkenin boşbakandan kurtulduğunu görmeden ölmek istemiyorum.
  15. Paraya ve statüye değer verir misiniz? Statüye hayır ama paraya evet. Parayı seviyorum. İnsanlığın baş belası belki ama seviyorum işte. Yani benim hiçbir zaman kendime güvenim olmadı ama parayı elimde tuttuğum zaman sanki her şeyi yapabilecekmişim gibi hissediyorum asdfg. Malım, evet.
  16. Kendinizle ilgili 3'ü doğru 4 şey söyleyin.  -Yuri izlemeye başladım ama pek başarılı değilmişim bu konuda. -Belki biraz tuhaf ama ben bir erkeğin bir kıza aşık olabileceğine ya da hoşlanabileceğine inanmıyorum nedense. Saçma geliyor. Bu yüzden aşka falan da inanmıyorum. Bir erkek sadece bir erkeği gerçekten sevebilir asdfg. (Yaoinin zararları sayı: 1 (ne oldu sayılara random basacağımı mı sandınız? asdfghk yoo bebeğim, yoo. Yaoinin tek bir zararı varsa o da budur u_u Tabi bu zarar benim mallığımdan da kaynaklanıyor olabilir asdf.))  -Ailemden sadece anne ve babamı seviyorum. Tabi onları fazla görmediğim zamanlar. Akrabalarımdan gerçekten nefret ediyorum ve bunu her söylediğimde annemden azar yiyorum. Sırf kan bağımız var diye (zaten sadece anne tarafıyla kan bağı var, baba tarafı babam hariç üvey asdf) o geri zekalı malak ve aşırı yapmacık sözde iyilik meraklısı malları sevmek zorunda mıyım? -Kardeşimi seviyorum.
  17. Banyo yapmayı sever misiniz? Evet ve şuan tek düşündüğüm şey bu.
  18. Hayvanları sever misiniz, en çok ne tür hayvanları seversiniz? Hayvanların her türlüsünü seviyorum ama onlar beni sevmiyor pfff. Bir kedi seveyim desem kuyruğunu kaldırıp bana karşı siper alıyor ama elimde bir simit görsünler hemen bacağıma sürtünüyor ırıspılar. Tabi ben onların bu yüzsüzlükleri karşısında verir miyim simidi mi? VERİRİM. O KADAR TATLI BAKIYORLAR Kİ.
  19. Genetik bilimiyle ilgili düşünceleriniz nelerdir? Canlıların genetiğinin değiştirilmesi sizce ne gibi sonuçlar doğurabilir? (Şöyle iyi/kötü sonuçlar doğurabilir çünkü...) Daha zeki ve azimli olsaydım gen mühendisi olurdum. Genlerle oynayıp yeni türler ortaya çıkarmak eğlenceli olurdu. Mesela gergedanla atı birleştirip o hep istediğim unicorunu yapabilirdim. Sonra doğadaki yırtıcı hayvanların genini birleştirerek kendime katil yaratıklar ordusu yaratıp dünyayı tehdit eder ve buyruğum altına girmeyi ret eden bütün insanları öldürürdüm.
  20. Hayatınızı nasıl buluyorsunuz? Yaşanması gereken çok şey var ama benim buna ne param yeter ne zamanım. O yüzden, pek sevmiyorum. Tabi buna şükür.
  21. Yaz tatilini beğendiniz mi? HELL YEAH.
  22. Dış görünüşünüze önem verir misiniz? Normalde vermem ama okuduğum lise, gerçekten şu gençlik dizilerindeki güzel olmayan tüm kızları dışlayıp ezen insanlarla dolu olduğu için dikkat etmek zorunda bırakılıyorum. 
  23. İnternet sizi tatmin ediyor mu? Evet. O olmasa ben bir hiçim.
  24. Kaşınızı kaldırabiliyor musunuz? (İkisini birden değil, şu kaş atma olayı.) Çok istiyorum ama olmuyor ;__; Bu yüzden bütün karakterlerim tek kaş kaldırma konusunda usta asdfg.
  25. Gözlüklü müsünüz? Gözlüklüyseniz lens mi yoksa gözlük mü tercih edersiniz? Gözlüksüzseniz, gözleriniz bozuk olsaydı lens mi yoksa gözlük mü kullanmayı tercih ederdiniz? Gözlüklüyüm ve açıkçası şu cam temizleme işi olmasa gözlük takmayı seviyorum. Şöyle en uçuk renkli bir lens kullanmayı isterdim ama götüm yemiyor. Hele de mor lensin herkese verilebildiğini öğrendiğimden beri lens takma korkumu yenmeye çalışıyorum. (Uçuk renkli lensler, kırmızı, sarı, beyaz gibi sadece oyunculara verilebiliyormuş diye biliyorum.)
Ben, Dük'ün Tam Banyoya Girdiği Sırada Ona İlacını Götürürken Gördüğü Manzara Karşısında Dehşete Düşen Masum Uşak Unazo, elimden geldiğince soruları cevaplamış olup, okuyan ve yapmak isteyen herkes isteyen herkes bu mimi yapabilir.


Tüm hakları saklıdır. SAMURAYZADEOĞLU HOLDING © 2013

Zıra geldi OOR'a u_u Dinlemekten bıkmadığım bir iki şarkısını koyup gideceğim yahu merak etmeyin bu sefer incik cıncık etmeyeceğim bu grubu asdfg


Normalde şarkının coşturmasına gelip ağlayacak bir tip değilim ama nedense bu şarkı beni ağlatmayı başardı asdfgh. Dinlediğim sırada kötü bir ruh halinde olduğum için de olabilir tabii asdfgh. Ama Taka'nın sesini gerçekten çok sevdiğimi fark ediyorum bu şarkıda.


İşte bana "KYYAAAAAAAAĞĞĞĞ!!!!! TAKAAAA-CHAAAAAAĞĞĞNN!!!!!" dedirten klip asdfghj. Ayrıca şarkının anlamı da çok hoşuma gidiyor U_U


Ve blog başlığına da yazdığım şarkı; Kanzen Kankaku Dreamer U_U


Bu kadarğ~
Hala hayattaysanız, bir sonrakinde sizi yaşamaktan bezdireceğim, görüşürüz!